X

Sort by: Alphabet

Rektum Kanseri Nedir?

Genel Cerrahımız Op.Dr. Ali Naki Yücesoy ile bağırsak kanserleri, özellikle rektum üzerine konuştuk.  Çoğunlukla kolon kanseri ile aynı sanılan rektum kanseri, benzer tümörler olsalar da bulundukları yer sebebiyle anatomik farklılıklar gösteriyor. Kalın bağırsağın son kısmı yani rektum da kendi içinde 3 bölümde inceleniyor; üst, orta ve alt rektum olmak üzere. Önem sırasına koyacak olursa hem bulunduğu nokta hem de cerrahi operasyonu güç olması,hemde tümör sıklığının yüksekliği  açısından alt rektum ilk sırada.

 

Soru: Ali Naki Bey, alt rektumu bu kadar özel ve operasyonu riskli kılan sebepler nelerdir?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Öncelikle rektumun görevini söylemem gerekir; rektum kalın bağırsağın dışkılama görevi yapan, 15cm – 18cm arası uzunluğundaki, anüse en yakın, son kısmıdır. Cerrahi müdahale sırasında iki şeyle mücadele etmemiz gerekiyor. Bir; kanser ve kanserin yayıldığı lenf dokularını çıkarmanız lazım, iki; hastaların en büyük isteği odur tabi ki bağırsağının tekrar yerine bağlanması. Bu bazı hastalarda zor olabiliyor. Özellikle alttaki 1/3 rektumun ayrı bir özelliği var, alt rektum; sfinkter dediğimiz kas mekanizmasının içerisindedir. O bölümü çıkarırken sfinkterlerin bir kısmı da çıkabilir ve hastada gaz kaçırmalar, kalıcı büyük abdest tutamamalar oluşabilir.

 

Soru: Kanserden kurtulsa da hasta, kalıcı ve sosyal hayatı zorlayıcı etkileri olabiliyor yani?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Ne yazık ki evet. Buradaki en büyük problemlerden birisi, kanserli dokular çıkarıldıktan sonra bağırsak devamlılığının sağlanmasıdır. Biz özellikle alt rektum kanserlerinde, konvansiyonel metotlarla bağırsak devamlılığı sağlanamayan hastalarda farklı metotlar kullanıyoruz. İlk kez 2008’de Techniques in Coloproctology’de yayınlanan yöntemle, kadın hastalarımızda alt rektum kanserini çıkarırken vajeni kullandık. Bağırsağı normal yerine bağlarken de vajinayı kullanarak yaptık. Anatomik yapıları kadın hastalarımız için büyük avantaj. Çünkü pelvis daha geniş, doğum yapmış oluyorlar, rektumun içinden geçerek anüse ulaştığı levator kas aşağı itilmiş oluyor. İlk kez 2008’de gerçekleştirdik bu operasyonu, kadın hastamızın bağırsağını dışarı almadık, hatta koruyucu kolostomi (bağırsağı geçici olarak dışarı almak) bile yapmadık. Erkek hastalarda gerçekleştirilen alt rektum ameliyatlarında -kadın hastalara göre- kalıcı kolostomi oranları daha yüksektir, bağırsak hemen normal yerine bağlanmaz.

 

Soru: Kabaca tarif etmek gerekirse kanserli bölgeyi kesip alıyorsunuz?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Kanserli dokuyu belirli bir seviyenin altına inerek çıkarıyoruz. Yani, kanserli dokunun en az 1- 2 cm altına inmemiz lazım. 5cm’in altında oluşan tümörlerde bağırsağın normal yerine bağlaması (anastomoz) ile ilgili problemler başlıyor.

 

Soru: Mevcut tekniklere göre başarı oranı daha yüksek olan sizin cerrahi operasyonlarınızın farkı nedir?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Mevcut teknikte bağırsağı anüse bağlayabilmek için iki sfinkter sistemin arasından girilir orada var olan boşluktan yapılır bu bağlama işlemi. Biz ise sfinkter sisteminin dışından gerçekleştiriyoruz. Tümörün yayılımı 3 şekilde oluyor, bir; yukarı doğru yayılım tümörün bağırsak duvarında, iki; aşağı doğru yayılım, üçüncüsü de -en yüksek oranı alt rektum tümörlerinde görülen- dışa doğru yayılım. Dış yayılım pozitifliği, alt rektum kanseri mevcut cerrahi teknikte  %30 ile %50 arasındadır. Yaptığımız ameliyatın tıbbi tarifi şu; sfinkter koruyucu ekstra sfinkterik diseksiyon. Bu yöntemle ameliyat yapıldığında nükslerin daha az olduğu çeşitli yayınlarla gösterilmiş.  Ama şu ana kadarki yazılarda bu teknik rektumun tamamen alınıp, bağırsağın karın duvarına bağlandığı ameliyatlarda kullanılmış. Bizim tekniğimizde hem ekstra sfinkterik disseksiyon yapmak, hem de bağırsak devamlılığını sağlamak mümkün.

 

Soru: Yani karından mı yapılıyor ameliyat, anüsten mi?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Ameliyatı tek seansta, iki bölümde gerçekleştiriyoruz. Önce karından giriyoruz, çıkarılması gereken bağırsak bölümlerini, kanserli dokularla birlikte normal dokulardan ayırarak çıkarıyoruz. Sonra kadınlarda vajinal yoldan, erkeklerde perineal yoldan girerek bağırsağı normal yerine bağlıyoruz. Az önce de bahsettim anatomik olarak vajinadan çalışmak, aslında çok rahatlık sağlıyor.

 

Soru: Bu yöntem Türkiye’de ilk defa mı uygulandı?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: İlk vaginal rektal rezeksiyon 1974’te de Castro  tarafından yapılmış. Muhtemelen bu ameliyatları Türkiye’de ilk kez biz gerçekleştirdik. Ama ameliyatın anatomik tarifini dünyada ilk biz yaptık. Bence rektum kanseri cerrahisinde apayrı bir sistem kurmak lazım, bütün sistemi değiştirmek lazım.

 

Soru: Peki sfinkterin hasar görmesine başka hangi durumlarda rastlanır?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Doğuma bağlı sfinkter yırtılmalarına da rastlamak mümkün. Sfinkter kusuru alan hastalarda bacakta mevcut gracilis kası çevrililerek yani bir sfinkter sistemi oluşturulur. Bu ameliyatın şu anki uluslar arası standartlarda başarı oranı %50’dir. Bazen kas içine bir elektrot koyulur ve dışarıdan uyarı göndererek kas kasılması arttırılır. Bu ameliyatta da  başarı oranı %75 civarındadır. Biz yine vaginal yolu kullanarak bacaktan çevirdiğimiz gracilis kası ile hastaya yeni bir sfinkter yaptık, sonuç; hasta %100 sağlıklı. Kası doğru yere koyduğumuza inanıyoruz.  İki ameliyatı kombin ettik. Hem yırtılmış olan kasları tamir ettik, hem de bacaktan çevirdiğimiz gracilis kası ile yeni bir sfinkter kası oluşturduk. Yine bu bölgede çok önemli bir sinir mevcut ( bu sinir hasarına bağlı olarak, rektum kanseri cerrahisinde sfinkter yetmezlikleri oluşabilir) bu metot ile bu siniri korumak mümkün.

 

Soru: Türkiye’de rektum kanserine rastlanma sıklığı nedir, kadın ve erkeklerdeki oranı?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: 3.sırada, aşağı yukarı eşit ama ilk 1-2 değişir. Yani erkeklerde akciğer ve prostat kanseri ilk sırayı teşkil ederken, kadınlardaki sıralama meme ve akciğer kanseridir. 3.sırada kalın bağırsak kanserleri gelir. Kalın bağırsak kanserlerini kategorize edecek olursak; bu kanserlerin en az %30’u rektumda gelişir, yüksek bir oran aslında.

 

Soru: Görüldüğü belli bir yaş var mı?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Genelde ileri yaşlarda görülür 50 sonrası, 60 civarı. Nadiren genç hastalarda görülür.

 

Soru: Hiç rektum kanseri olan genç bir hastanız oldu mu?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Var ne yazık ki. 43 yaşında erkek. Hücre bölünmesi daha fazla olduğu için kanser daha saldırgan. Kanser dediğiniz şey sonuçta kendi hücreniz. Vücut kanserli hücreyi yabancı olarak kabul etmiyor, aslında içeriden vurulmuş oluyorsunuz.

 

Soru: Rektum kanseri risklerini azaltmak mümkün mü?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Riskleri azaltmak mümkün, hele kolon kanserinde. Aslında 40 yaş üstünde herkesin kolonoskopik bir taramadan geçmesi lazım. Çünkü rektum ya veya kalın bağırsak kanserinin %90-95’i kanser olmadan önce selim bir tümör evresinden geçiyor. Yani önce polip oluyor, polipini siz çıkarırsanız hastayı kanserden kurtarmış oluyorsunuz. Ameliyat da değil, endoskopik olarak yapıyorsunuz, endoskopide polipi gördüğünüz zaman %80-90’nını endoskopik olarak temizlemeniz mümkün. Eğer temiz bir kolonoskopiniz varsa bu size 5 yıl tümör gelişmeyeceğinin güvencesini veriyor. %90’ı poliple başlıyor, polip sonra malign değişim gösteriyor. Kanser; hücresel mutasyondan yüzünden oluyor, hücreler bozuluyor. Hücreler bozulurken genetik değişiklikler oluyor hücrenin kendisinde bu önce polip yapar, polip bir aşamaya geçtikten sonra kanserleşiyor sizin onu o aşamada yakalamanız lazım.

 

Soru: Rektum, kolon kanseri gibi kanser türlerinden korunmak mümkün mü? Hayatımızda neleri düzenlemeliyiz bu tür kanserlere yakalanmamak için?

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Beslenme faktörleri çok önemli, bol posalı gıda almamız lazım. Aşırı safra salgılatacak gıdalar kolon kanserine sebebiyet verir, çok kızarmış, proteinden ve aynı zamanda kaloriden zengin beslenme alışkanlıklarından bahsediyorum. Fast food tarzı beslenmek yerine daha sebzeden meyveden yana zengin, bağırsak posası miktarını arttıracak gıdalar yemeniz lazım. Rafine gıdalar yediğiniz zaman emilimi çok fazla oluyor, geriye de çok fazla bir şey bırakmıyor. Yani gıdalarla alınan ve hücrenin yapısını bozacak kanserojen faktörler, bağırsak hücreleriyle fazla temas halinde kalmamalı. Posalı gıdaların alınmasıyla fazla dışkılayarak ya da düzgün dışkılayarak o teması azaltmış oluyoruz. Kanserojen faktörlerin bağırsak hücreleri ile çokça temas etmeden atılması gerekir. Bunun dışında kolonoskopik takipler mühimdir. Poliplerin erkenden alınması veya kanser geliştiğinde bağırsak duvarı sınırını geçmeden yakalanması hayati önemdedir.

 

Soru: Bu durumda akla kabızlık geliyor.

Op.Dr. Ali Naki Yücesoy: Kabızlık tamamen sosyal hayatın bize getirisi. Çünkü dışkılama hissinin en güçlü olduğu zaman kahvaltıdan sonraki ilk yarım saattir. Bizler sabah kalkıyoruz, hepimiz bir koşturmaya giriyoruz. Kahvaltımızı yapıyoruz veya yapamıyoruz, yola çıkıyoruz, işe gidiyoruz, erteliyoruz yani, dışkılama reflekslerimizi erteliyoruz, belki işyerimizde doğru dürüst tuvalet yok. Bu ertelemeler bağırsağın o peristaltik sistemini bozuyor. Klasik olarak kabızlık, gelişmiş ya da gelişmekte olan ülke problemidir. Yine kolon kanseri de gelişmiş ülkelerde daha yüksek oranda görülür.

 

                                                                                                                      Op.Dr. Ali Naki YÜCESOY

                                                                                                                               Genel Cerrah

                                                                                                    Batı Bahat Hastanesi (İkitelli) - 0212 471 33 00

05-05-2015
Genel Cerrahi

Genel Cerrahi Bölümü İle İlgili Sağlık Bilgileri